cenkialem - Genc ve guzel kalmanin sirlari
   
  cenkialem
  Genc ve guzel kalmanin sirlari
 
SAĞLIKLI BESLENME Beslenme Nedir?

 

İnsanın büyümesi ve gelişmesi (anne karnında ve daha sonra) sağlıklı üretken olarak yaşamını sürdürmesi için gerekli olan besinlerin alınmasıdır. Sağlıklı büyüme ve gelişme ve özellikle zeka gelişimi için yeterli ve dengeli beslenme şarttır.Beslenme dokuların yenilenmesini ve bağışıklık sisteminin sağlıklı olarak çalışmasını sağlar.Yetersiz ve dengesiz beslenme vücut direncini azalttığında hastalıklara yakalanma olasılığı artmakta ve hastalıklar ağır seyretmektedir. İş yaşamında verimlilik ve üretkenlikte önemli rol oynar.

Yeterli ve dengeli beslenme nedir?
Besinlerin vücudumuzun gereksinimi kadar enerji, karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineralleri sağlayacak miktarlarda alınmasıdır.

Yaşam için gerekli besinler ve besin öğeleri:
Besinlerin bileşiminde değişik miktarda 'besin öğesi' dediğimiz kimyasal moleküller bulunmaktadır.İnsanın büyüme, gelişme ve sağlıklı olarak yaşamını sürdürebilmesi için gereksinimi olan besin öğelerini 6 grupta toplayabiliriz.
Karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitaminler, mineraller, suhttp://www.neleryokki.com/egitim/pramid.gif

Sağlıklı beslenme yeterli ve dengeli beslenmedir.Vücudumuzu oluşturan hücrelerin   düzenli ve dengeli çalışması için besin öğelerinden yani yağlar, karbonhidratlar, proteinler, vitaminler ve minerallerden yeterli miktarda almalıyız. Vücudumuzun tüm besin maddelerine ihtiyacı vardır. Tek taraflı beslenmek yani sadece protein veya karbonhidratla beslenmek yanlıştır. Dengeli beslenerek vitaminler, mineraller ve lifler gibi önemli besin maddelerinden de almış oluruz.

Beslenme Piramidi

Beslenme piramidi 5 ana besin grubunu içerir. Piramit en altta yer alan ve sıklıkla tüketilmesi gereken karbonhidratlarla başlar ve daha az tüketilmesi gereken gıdalara doğru gider. Bu besin grupları karbonhidratlar, mineraller, proteinler, yağ ve şekerdir.Beslenme piramidi gıdaların doğru seçimi için rehberiniz olmalıdır.

 

Karbonhidratlar:Alt grupta yer alan ve sıklıkla tüketilmesi gereken gıdalardır. Karbonhidratlar pirinç, bulgur, makarna gibi tahıllardır.

Mineraller: Sağlıklı yaşam için gereklidir. Mineraller (kalsiyum, bakır, iyot, demir, çinko vb.) sebze    ve meyvelerde bulunur, hücre korunması ve sağlıklı diş, kemik, cilt yapısı için önemlidir. Mineraller   ayrıca kalp ritmi, kan basıncı, vücuttaki sıvı dengesi gibi daha birçok düzenleyici fonksiyonlarda rol oynar.

 

Proteinler: Vücudun en etkili kalori yakıcı bölümü olan kas dokusunu güçlendirmek açısından çok önemlidir. Protein ette, süt ürünlerinde ve daha az olarak hububat  ürünlerinde bulunmaktadır.

 

Yağ-şeker:  Yağ ve şeker, çok az tüketilmesi gereken gıdalardır fakat A, D, E ve K vitaminleri gibi vücudumuz için önemli vitaminleri taşıma görevi yaptıklarından dolayı sağlığımız için yenilmesi de çok önemlidir. Sıvı ve katı yağlar, şeker ve tatlılar bu grupta yer alır.

Yemek yeme alışkanlığımız zihinsel ve bedensel faaliyetlerimizi etkileyen unsurlardan biridir. Sağlıksız beslenme düşünme ve kavrama yeteneğinin azalmasına ve hafıza kayıplarına neden olur. Günde 8 saat uyuduğunuz halde kendinizi yorgun hissediyor, bedensel, zihinsel faaliyetlerinizde çabuk yoruluyor, hafıza ve düşüncenizde azalma görüyorsanız mutlaka yemek yeme alışkanlığınızı gözden geçirin ve aşağıdaki önerilerimize bir göz atın.

Dengeli Beslenme Önerileri:

Doymamış yağ (tere yağ, kuyruk yağı) oranı yüksek besinleri daha az tüketin.Yeterli miktarda doymuş yağ (ay çiçek, mısırözü, soya, fındık, zeytin yağı) almaya dikkat edin. Yarım yağlı süt, yağsız yoğurt tüketin.Yağlı kırmızı et yerine yağsız et, kuru baklagiller (nohut, mercimek, fasulye gibi) balık ve tavuk tercih edin. Süt ve süt ürünleri de (yoğurt, peynir vb.) tüketilmeli fakat bunlarında az yağlı olmalarına dikkat edilmeli.Yemeklerinizi haşlama, fırında pişirme veya ızgarada pişirme yöntemleriyle pişirirseniz yemeğe eklenecek yağıda azaltmış olursunuz.

Aşırı şekerli gıdalardan kaçınmalı ve hatta çay, kahve gibi içecekler şekersiz içilmeli veya şeker miktarı azaltılmalıdır.

 Gıdalardan aldığımız günlük tuz miktarı 6 gr.ı (bir tatlı kaşığı)  geçmemelidir. Bu miktara yemeklerden, ekmekten, içeceklerden aldığımız tuz miktarı dahildir. Tuz tüketimi ile yüksek tansiyon arasında ilişki bulunmaktadır. Yüksek tansiyonu olanlar doktorlarının tavsiyesine göre ya hiç tuz kullanmamalı yada miktarını azaltmalıdır.

Güne kahvaltınızı yaparak başlayın. Gece boyu gıda alımı olmadığından beyninizin sabah kalkınca enerjiye ihtiyacı vardır. Daha sonra gıda alımınızı kahvaltıdan başlayarak gün içine yaymanız daha etkin kalori yakmanıza neden olur.Öğünlerinizi önceden belirleyiniz.Mümkünse yediklerinizi 3 ana öğün, 3ara öğüne bölün az ve sık beslenin.Bol su için, yiyecekleri iyice çiğneyin. Her yemek yediğinizde midenin 1/3�ünü boş bırakın. Tam olarak dolu mide sağlığımızın zaman içinde bozulmasına ,erken yaşlanmaya neden olur.Midenizi katı gıdalarla doldurmayın .Katı gıdalarla dolu mide içeriğinin gerekli öz suyu her tarafa dengeli ulaştırması güçleşir ve sindirim zorlaşır. Düzenli yemek yiyenler daha dengeli ve sağlıklı beslenmekte ve ideal kilolarını korumaktadırlar.

Zihinsel faaliyetlerin gerektirdiği enerji kaynaklarının en önemlilerinden biride meyvelerdir. Beynin oksijen dışındaki tek enerjisi glikozdur. Glikoz meyvelerde hazır halde bulunur. Diğer gıdalarla alınan şeker midede yakılarak glikoza çevrilir. Bu nedenle meyveleri aç karnına yememeliyiz.Meyveler yemeklerden 30 dakika önce veya 3 saat sonra alınmalıdır.Mide doluyken alınan meyveler midede kalıp besin değeri kaybolup orada mayalanacağı için bütün sindirim sistemimizi yorar.

 Vücudumuzda dakikada 10 milyon hücre ölür ve bir o kadarı da yenilenir. Ortalama 100 günde (beyin ve sinir hücreleri hariç) bütün vücudumuz yenilenir.Düzensiz kötü beslenme yenileme sistemini aksatır. Cildiniz canlılığını, tazeliğini kaybeder ve en önemlisi hastalıklara açık olursunuz. Yorgunluk, çabuk yorulma, baş ağrısı olabilir. Düşünce ve hafıza sistemi bulanıklaşır.Bu nedenlerden dolayı düzenli ve sağlıklı beslenmeye dikkat etmeli ve yemek için yaşamamalı sadece yaşamak için yemeli görüşünü benimsemeliyiz.

Cildiniz en önemli giysinizdir. Çocukluk döneminizde cildiniz bir çiçek gibi taptazedir. 20'li ve 30'lu yaşların sonlarına doğru yavaş yavaş suyunu kaybetmeye başlar, kırışıklıklar, akne, ciltte sarkmalar görülmeye başlar. Bu nedenle sürekli bakıma ihtiyaç duyar. Doğal mekanizma güneş ışınları, kirlilik, duygusal durum, arada sırada yaşanan uykusuzluk gibi hassas stres faktörlerinden etkilenir. Bu faktörler özellikle alın ve yanaklardaki çizgilerin oluşumunu destekler. Duygusal durumda bir kağıdın katlanıp açılması gibi deformasyona katkıda bulunur. "Yaş ilerliyor, yaşlanmak en doğal durum.." diye düşünerek cildinizi ihmal etmeyin. Cilt güzelliğini etkilen son faktör ise genetik... Bu nedenle annenize veya büyükannenizin cildine bakarak sizi bekleyen riskleri değerlendirebilirsiniz.

Günümüzde tüm bu olumsuz etkenlere rağmen cildinizi korumanıza sağlayacak birçok anti-aging ürünleri bulunuyor. Cilt anti-aging uygulamaları, genç ve güzel kalma rüyalarınızın gerçek olmasını sağlıyor. Şimdi cildinizi iyileştirme zamanı!

Yanaklar ve alındaki kırışıklıkları azaltmak

Sorun: Kollajen ve elastin protein liflerinin azalması, alın ve yanaklardaki kırışıklıkları azaltır. Yaşa bağlı azalan lif proteinlerini desteklemek ve güneşin ultraviyole ışınlarından korunmak için cildi beslemek gerekir. Ayrıca, zamanla cilt kendini yenileme ve koruma özelliğini yitirir. Gülümseme, yüzünü ekşitme gibi her türlü duygu ifadesi bu nedenle zamanla kırışıklığa dönüşür.

Çözüm: Kırışıklıklarla savaşmada güneş koruyucu krem kullanımı konusunda birçok uzman aynı fikirde. Çoğu cilt bakım ürünü en az 15 SPF içerir. Cilt uzmanları 30 SPF içermesi gerektiğini belirtirken, önemli olan ürünün kollajenle desteklenmiş nemlendirici olarak formüle edilmesi ve yenilenmesidir.

Daha parlak cilde sahip olmak
Sorun: Donuk ve pürüzlü cilt için başka anti aging ürünleri de kullanmak gerekir. Nedeni, güneş ışınlarından uzun süre korunmama ve pürüze neden olan cilt sorunlarıdır.

Çözüm: Cildinize canlılık kazandırmak için öncelikle asit içeren exfoliant , glikolik ile cildin temizlenmesi gerekir. Glikolik (glycolic) en ideal olanıdır ve bir çok cilt bakım ürününde bulunur. Aldığınız ürünün antioksidan özelliği bakımından zengin olup olmadığına dikkat edin. Bu cildinizin kahverengi benekleri azaltarak cildinizin daha parıltılı olmasını sağlar.

Nemlendirici ile desteklemek
Sorun: Sıkı ciltler kuru gözükür kötü bir görünüme neden olur. Suçlu; cildin nem tutma yeteneğinin azalması ve dış etkilere karşı hassas olmasıdır. Yaşa bağlı olarak ciltte hatta yağlı ciltlerde bile cilt kuruluğu oluşumu gözlenebilir.

Çözüm: Hassas temizleyici özelliğe sahip bir ürün cildinizin nemini korumanıza yardımcı olabilir. Su içeren, yumuşatıcı ve besleyici serumlar, nem bakımından zengin kremler kuru ciltler için önemli seçenekler olabilir.

Dudak çevresi bakımı
Sorun: Yüzünüzdeki gibi dudak çevrenizde kollajen ve elastin kaybeder. Dudak çevresi cildi çok ince ve kırılgan olduğu için erken dönemde kırışıklıklar görmeye başlayabilirsiniz. Eğer sigara içiyorsanız kırışıklıklarınız daha fazlalaşır.

Çözüm: Dudak çevrenizi korumak için kollajen, peptides içeren destekleyici ürünleri araştırın. Bu konuda yararlı ürünlerin etkilerini birkaç hafta sonra görmeye başlayabilirsiniz. Ruj seçiminde dudaklarınızın daha dikkat çekici görünmesi için çilek, böğürtlen, frambuaz renklerini tercih edebilirsiniz.

Göz çevresi bakımı
Göz çevresi de en fazla kırışan alanlardan biridir... Çoğu kadının yaşını malesef göz çevresindeki kırışıklıklar ele veriyor. Yüzünüz için kullandığınız anti-aging ürünlerini göz çevreniz için de kullanabilirsiniz. Ancak göz çevresini tahriş eden ürünler olmadığından emin olun. Bunun yanı sıra göz altı morlukları da giderilebilir. Gözaltı morluklarının oluşumunda yaşam tarzı önemli bir etken. Örneğin aşırı stres, kanın göz altlarında daha çok toplanmasına ve mor olarak görünmesine neden olur. Yaşa bağlı olarak oluşan göz altı morlukları cilt altı derisini kalınlaştıran göz çevresi kremleri ile giderilebilir. Şiş gözler, tipik olarak su fazlasının göstergesi olabilir veya göz altında yağ fazlası olmasından da kaynaklanabilir. Göz altı şişliklerini gidermek için şişlik giderici jel ürünleri kullanabilirsiniz ancak nemlendirici içeren ağır kremlerden uzak durun. Yeşil çay gibi yumuşatıcı etkisi olan antioksidanları da kullanabilirsiniz. Göz altı şişliklerine dikkat çekecek belirgin makyaj ürünlerini kullanmayın, şişliği kamufle edecek açık renkli ürünler kullanabilirsiniz.

Genç Kızlar İçin Cilt Bakımı Önerileri
Genç yaşlardan itibaren düzenli ve bilinçli olarak uygulanacak bir cilt bakımı, ileride oluşabilecek sorunların şimdiden önlenmesini sağlar, cildin pürüzsüz ve zinde kalmasını garantiler. Hormonal değişimle birlikte ortaya çıkabilecek sivilcelenme ve siyah nokta gibi sorunlar ise kesinlikle ihmal edilmemelidir.

Doğru bir cilt bakımı uygulamak için, öncelikle sabun kullanma alışkanlığı bir kenara bırakılmalıdır. Zira en iyisi olsa bile, sabunun kurutucu etkisi vardır ve bu etki cildin dıştan gelen tehlikeli mikroplara karşı savunmasız kalmasına neden olur. Sabun yerine temizleme sütü ve toniği kullanmak en idealidir. Çoğu genç kız alışkanlık ve yanlış bilgilendirme sonucu temizleme sütü yerine tonik kullanmaktadır. Temizleme sütleri üst deride ve bir alt katmanda birikmiş kirlerin, deri yolu ile atılmış ifrazatların giderilmesini sağlar ve bunu cildi tahriş etmeden yapar. Tonik ise sütün kalıntılarını alır, gözeneklerin tekrar büzülmesini ve derinin bir sonraki işleme, yani krem sürmeye hazır olmasını sağlar. Temizleme etkisi ise süt gibi değildir.

Sabah ve akşam yüzü temizlemenin yanı sıra, mutlaka nemlendirici kullanılmalıdır. Sokağa çıkıldığında da nemlendirici kullanmak gerekir. Özellikle kış mevsiminin hava şartları koruyucu malzemelerin kullanılmasını gerektirmektedir.

Haftada bir ise peeling yapılmalıdır. Böylece ciltte ölü hücre ve kir birikmesi engellenir, cilt nefes alır. Eğer cilt aşırı yağlı ise haftada 2 defa peeling yapılması uygundur.

Sivilceli ciltler büyük bir özenle temizlenip tedavi edilmeli, kesinlikle ihmal edilmemelidir. Sivilcelenme sorunu, meydana geldiği andan itibaren dikkatle tedavi edilmelidir. Aksi takdirde sivilceler fark edilmeden çoğalacak ve cildin iyileştirilmesi zorlaşacaktır. Öncelikle sivilcelenmenin gerçek nedeni tespit edilmeli ve tedavi buna göre yapılmalıdır. Bunun için kesinlikle uzman bir kişinin önerisine dikkatlice uyulmalıdır. Sivilcelenmenin ana nedenleri çoğunlukla; cildin mikrop alması, yanlış beslenme, hormonal dengesizlikler, yemek veya güneş alerjisi, ciltteki faydalı vitaminlerinin eksilmesi ve strestir. Bu nedenlerden birkaçı birarada ya da tek başına sebep olabilir; ama genelde bazıları direkt sebep iken diğerleri uyarıcıdır.

Sivilcelere ve siyah noktalara el sürmemeye özen gösterilmelidir. Unutulmaması gerekir ki, genç yaşlarda uygulanacak doğru tedaviler, cildin pürüzsüz ve canlı kalmasının başlıca temelleridir. Genç kızların çoğu, sürekli siyah nokta ve sivilcelerini sıkar ya da üzerine kapatıcı malzeme sürer. Bunlar, derinin yıpranmasına neden olur. Siyah noktalar çok özel maskelerle cilt tahriş etmeden giderilmelidir. Sıkmak, hücrenin yapısını tekrar düzelmeyecek şekilde bozulabilir ve lekeli, açık gözenekli kalmasına neden olabilir. Sıkma işleminin ardından güneşe maruz kalması durumunda ise ciltte lekeler oluşur ve bunlar genellikle kalıcıdır. Derinin siyah nokta yapma alışkanlığı varsa ve gözenekleri büyükse, gözenek sıkıştırıcı kullanılması tavsiye edilir.

Bugünün teknolojisi, kozmetik ve dermatolojik alanda kesin sonuçlar veren tedaviler sunmaktadır. Tedavi uzman bir kişi tarafından belirlenmeli ve takip edilmelidir. Ayrıca, beslenme de tedavi kadar önemlidir. Unutulmaması gereken bir diğer önemli nokta da, yanlış ve ucuz kozmetik ürünlerin cilt sorunlarının oluşumuna neden olduğudur.

WWW.CENKIALEM.TR.GG            "));
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol