kalpsiz (Ziyaretçi)
| |
ÇEVRENİZDEKİ İNSANLARA BAKMAK GELİYORMU HİÇ AKLINIZA?
Bakın...
Çok ama çok değişik suratlar, ifadeler göreceksiniz. Bunların arasından birilerini seçin kendinize;
konuşmak, arkadaş olmak, beraber çalışmak veya herhangi bir vakti paylaşmak istediklerinizi...
Kim onlar? Nasıl görünenler, tercih ettikleriniz?
Mutlu olmak bir tercih.
Mutlu görünenler aptal değil... Mutlu görünenler umursamaz, vurdumduymaz değil...
Üstelik mutlu görünenler de etten kemikten yaratılmıştır; başları, dişleri ağrıyor...
Öksürüyor, hapşırıyor... Batıyor, çıkıyor, taksit ödüyor.
Onlar da kira veriyor, onlar da maaşını yetiştirmeye çalışıyor, okula çocuk gönderiyor, yağmura yakalanıyor, ıslanıyor, üşüyor, acıkıyor, susuyor. Mutlu görünenler de vergi ödüyor...
Mutlu görünenler de öleceğini biliyor...
Mutlu olmayı seçenleri, problemlerin mutlu ettiğini zannetmek saçma olur, değil mi?
Mutlu olmayı seçen insanlar, yaşamak zorunda kaldıkları sıkıntıların arasında da tavırlarını kontrol edebilmeyi bilen...Mutlu olmanın yolunu bulan insanlar. Bilen insanlar.
Yolunu kime sorarsın yabancı bir mahallede; küfreder gibi bakan birine mi, boğazına atlayacak gibi duran birine mi?
Suratlardaki tebessümler, pencerelerdeki çiçekler gibi...
Mutlu insanlar, tercih edilen insanlar; mutlu olmayı tercih ettikleri için...
Mutlu insanlar yarınları olan insanlar: Çünkü onlar yarınlara gülen insanlar...
Mutlu insanlar sevmeyi bilen insanlar.
İnsanları seven insanlar... Çocukları, çiçekleri seven insanlar. Çevresini ve kendisini seven insanlar.
Mutlu insanlar temiz giyinen, temiz yiyen, temiz düşünen insanlar.
Nasıl bir insanla çalışmak istersin? Nasıl bir insanla konuşmak istersin? Nasıl bir insanla hayatını paylaşmak istersin?
Bunca asık suratlı, karamsar kalabalığa mutlu olmayı seçen bir kişi daha katılsın ister misin?
Mutlu olmayı tercih et.
O zaman "Mutlu olmayı tercih etmiş olan" diğer insanlar gelip bulacak seni. Denemeye değer!
BAŞARI İÇİN YEDİ RUHSAL KURAL
1. Saf Güç Kuralı
Bizlerin asıl hali saf bilinçliliktir; bu da saf güç demektir. Saf bilinçlilik ruhsal özümüzdür, sonsuz ve sınırsızdır, saf coşkudur, saf bilgidir, sonsuz sessizliktir, kusursuz dengedir, yenilmezliktir, basitliktir, mutluluktur.
"Saf Güç" Kuralının uygulanması:
1. Sessiz olmak için her gün zaman ayırın. Günde iki defa meditasyon yapın.
2. Doğayla başbaşa kalabilmek ve her varlığın içindeki zekâya şahit olmak için her gün zaman ayırın.
3. Yargılamayın. Güne "Bugün hiçbir şeyi yargılamayacağım." sözüyle başlayın.
2. Verme Kuralı
Evren dinamik alışveriş ile var olmaktadır. Vermek ve almak evrendeki enerji akışının değişik görünüşleridir. Aramakta olduğumuz şeyi vermeye istekli olmakla, evrenin bereketinin yaşamımıza yansımasını sağlarız. Coşku istiyorsanız başkalarına coşku verin; sevgi istiyorsanız sevgi vermeyi öğrenin; ilgi ve takdir istiyorsanız ilgi ve takdir göstermeyi öğrenin; maddi zenginlik istiyorsanız başkalarının zengin olmaları için yardımcı olun.
"Verme" Kuralının uygulanması:
1. Nereye gidersem, kime rastlarsam onlara bir hediye vereceğim. Bu hediye hoş bir söz, bir çiçek veya dua olabilir.
2. Bugün yaşamın bana vereceği bütün hediyeleri şükranla alacağım. Doğanın hediyelerini alacağım; bunlar, güneş ışını ve kuş sesleri… Başkalarından gelecek madde, para, kompliman veya dua şeklindeki hediyeleri almak için açık olacağım.
3. İnsanlara her rastlayışımda onlara mutluluk ve coşku dileyeceğim.
3. "Karma" veya Etki ve Tepki Kuralı
Her hareket bize aynen geri dönen bir enerji gücü yaratır…. Ne ekersek onu biçeriz. Başkalarına mutluluk ve başarı getiren hareketlerde bulunduğumuz zaman, "karma"mızın meyvası da mutluluk ve başarı olacaktır.
"Karma" Kuralının Uygulanması:
1. Bugün yaptığım bütün seçimlerin şahidi olacağım. Gelecekteki herhangi bir ana hazırlık yapmanın en iyi yolunun şimdiki anın tam bilincinde olmak olduğunu bileceğim.
2. Her seçim yaptığımda kendime şu iki soruyu soracağım: "Yapmakta olduğum bu seçimin sonuçları neler olacaktır?" ve "Bu seçim bana ve bu seçimden etkilenen diğer insanlara doyum ve mutluluk getirecek midir?"
3. Yapmış olduğum seçim bana rahatlık veriyorsa, o seçimi tamamen teslim olarak uygularım. Yapmış olduğum seçim bana rahatlık vermiyorsa, hareketimin sonuçlarını içgörümle görürüm. Bu yolgösteri kendim ve çevremdeki bütün insanlar için kendiliğinden doğru seçimler yapmamı sağlayacaktır.
4. En Az Çaba Kuralı
Doğanın "zekâsı" işlevlerini en az çabayla yerine getirir… Kaygısızca, uyum içinde ve sevgiyle. Otlar büyümeye çalışmazlar, sadece büyürler. Balıklar yüzmeye çalışmazlar, sadece yüzerler. Hareketleriniz sevgi tarafından yönlendirildiğinde en az çaba harcanır; çünkü doğa, yaşamını sevgi enerjisiyle sürdürür. Egoya önem vermek çok fazla enerji tüketir.
"En Az Çaba" Kuralının Uygulanması:
1. "Kabul etme"yi uygulayacağım. Bugün, insanları, durumu, şartları ve olayları olduğu gibi kabul edeceğim. Bu anın olması gerektiği gibi olduğunu biliyorum, çünkü bütün evren olması gerektiği gibi.
2. İçinde bulunduğum durumun sorumluluğunu kabul edeceğim. Sorumluluk almanın, içinde bulunduğum durum için hiç kimseyi ve hiçbir şeyi suçlamamak olduğunu biliyorum.
3. Görüşlerimi savunmak alışkanlığından vazgeçeceğim. Başkalarını benim görüşlerimi kabul için ikna etmeye çalışmayacağım. Bütün görüşlere açık olacağım ve hiçbir görüşe kaskatı bağlı olmayacağım.
5. Niyet ve Arzu Kuralı
Saf güç alanında niyet ve arzu sonsuz düzenleme gücüne sahiptir. Dikkat, enerji verir, niyet dönüştürür. Dikkatinizi neye yoğunlaştırırsanız, onun, yaşamınızda daha önemli bir yeri olacaktır. Diğer ruhsal başarı kurallarına uymak kaydıyla, dikkatinizi üzerinde yoğunlaştırdığınız şeye ilginiz, niyet edilen sonucun alınması için sonsuz uzay-zaman olayları yaratır. Bunun gerçekleşmesi için, niyetiniz insanlığın iyiliğini gözetmelidir.
"Niyet ve Arzu" Kuralının Uygulanması:
1. Arzularımın listesini yapacağım. Bu listeyi her zaman yanımda taşıyacağım. Sessizlik ve meditasyona geçmeden önce bu listeye bakacağım. Gece uyumadan önce bu listeye bakacağım. Sabah uyandığımda bu listeye yine bakacağım.
2. Olayların istediğim gibi gelişmediği zamanlarda, bunun için bir sebep bulunduğuna ve kozmik planın düşünebildiğimden çok daha büyük olduğuna inanarak, arzularımın listesini serbest bırakıp onu yaradana teslim edeceğim.
3. Bütün hareketlerimde, şimdiki anın farkındalığının gerekliliğini kendime hatırlatacağım. Engellerin dikkatimi dağıtmalarına izin vermeyeceğim. Şimdiki zamanı olduğu gibi kabul edeceğim ve geleceği, el üstünde tuttuğum niyetlerim ve arzularımla gerçekleştireceğim.
6. "Ayrı Olmak" Kuralı
Belirsizliğin hikmeti "ayrı olmak"tır. Belirsizliğin hikmeti, geçmişten, geçmişte yaşanan şartlanmadan ve bilinenden kurtulmakta yatar. Bilinmeyene ve saf güç alanına doğru yönelmekteki istekliliğimizle, evrene güzel hareketlerini yaptıran yaratıcı zekâya kendimizi teslim ederiz. Fiziksel evrende herhangi bir şeyi elde etmek için, o şeye olan bağımlılığınızdan vazgeçmeniz gerekir. Bu, arzunuzu gerçekleştirmek için gerekli olan niyetten vazgeçmeniz gerektiği anlamına gelmez. Niyetinizden vazgeçmiyorsunuz; arzunuzdan da vazgeçmiyorsunuz. Sonuca bağımlılıktan vazgeçiyorsunuz. Ayrı olmak kuralı, evrimin oluşmasını hızlandırır. Bu kuralı anladığınızda, kendinizi çözümü zorlamaya mecbur hissetmezsiniz. Sorunun çözümünü zorlarsanız sadece yeni sorunların oluşmasına sebep olursunuz. Halbuki, dikkatinizi belirsizliğin üzerinde yoğunlaştırır ve -kaosun içinden çözümün çıkmasını beklerken- belirsizliği yaşarsanız, ortaya harika ve heyecan verici şeyler çıkar.
"Ayrı Olmak" Kuralının Uygulanması:
1. Bugün, kendime ve çevremdekilere oldukları gibi olmaları özgürlüğünü tanıyacağım.
2. Belirsizliği kabullenme arzumdan dolayı, sorunların, kaosun ve karışıklığın çözümü kendiliğinden oluşacaktır. Belirsizliğin özgürlüğe giden yol olmasından dolayı, belirsizlik ne kadar fazla olursa kendimi o kadar güvende hissedeceğim. Belirsizliğin hikmetiyle güvene kavuşacağım.
3. "Tüm olasılıklar alanı"na girerek, sonsuz seçime açık olduğumda yaşayabileceğim heyecanı öngöreceğim. Tüm olasılıklar alanına girdiğimde yaşamın tüm macera, gizem ve büyüsünü yaşayacağım.
7. "Dharma" veya "Yaşamın Amacı" Kuralı
Herkesin yaşamda bir amacı ve başkalarına verecek özel bir hediyesi veya yeteneği vardır. Bu özel yeteneği başkalarına hizmetle birleştirdiğimizde, kendi ruhumuzun coşkusunu ve sevincini yaşarız. Bu da bütün amaçların esas ve nihai amacıdır.
"Dharma" veya "Yaşamın Amacı" Kuralının Uygulanması:
1. Ruhumun derinliklerinde oluşmakta olan Tanrı'yı sevgiyle besleyeceğim. Dikkatimi hem bedenimi hem de aklımı hareketlendiren ruha yönlendireceğim.
2. Özel yeteneklerimin bir listesini yapacağım. Özel yeteneklerimi ifade ettiğimde ve onları insanlığın hizmetinde kullandığımda zamanın nasıl geçtiğinin farkında olmadan hem kendi hayatımda hem de başkalarının hayatlarında bolluk yaratacağım.
3. Her gün, kendime, "Nasıl hizmet edebilirim?" ve "Nasıl yardım edebilirim?" diye soracağım. Bu soruların cevapları insanlara sevgiyle yardım ve hizmet etmemi sağlayacaktır.
EN BÜYÜK BAŞARI, KENDİN OLMAKTIR.
Hani bazı şeyler gözümüzün önünde şekil değiştirir ya, işte öyle bir şey okuyaaksınız. Ama bu şekil değişikliğinin ille de fiziksel olması gerekmiyor. Ruh halindeki hızlı değişimler de bizi aynı fizikî değişimlerde olduğu kadar şaşırtabiliyor. Bunu gözlemlemek kolay ama burkuyor insanın içini.
Bir arkadaşımız iki haftadır yoğun bir motivasyon içindeydi. Her sabah işe geliyor ve üşenmeyip yakın çevresine günaydın demek için odalarımızı dolaşıyor, bizi mutlu etmek amacıyle minik armağanlar getiriyordu. Davranış biçimi ruhumuzun okşarken, fiziksel olarak da her zamankinden daha sevimli göründüğü için göz zevkimizi de tatmin ediyordu. Her zaman alıştığımız spor giyim tarzının daha farklı ve oldukça hoş giyiniyordu. Gözlerinin içi gülüyor ve hepimizi etkisi altına alan negatif enerjiden bizi sıyırmak uğraşıyordu. Sanki ufak çaplı bir misyon üstlenmiş gibiydi.
Bizler ise ona gülümsemeye çalışırken bile " Ama.." diye başlayan olumsuz cümleleri sarfediyorduk. Nasıl böyle pozitif olabildiğine için için sinirlenmiyor da değildik. O ise bize "Ne derseniz deyin beni aşağıya çekemezsiniz" diyerek gülümsüyordu. Olan biten yaşanan tüm tatsızlıkları, ülkemizin ekonomik sıkıntılarını, bunun birey olarak hepimize yansımasını, terördü, savaştı mavaştı, hepsini o da biliyordu. Yani kavanoz içinde yaşamadığı gibi aldırış etmeyen biri de değildi. Baktık onu ikna edemiyoruz, başladık dedikoduya; "Seni böyle motive eden kesinlikle aşk olmalı, insan ancak aşık olunca böyle çiçeğe böceğe kafasını takar" dedik.
Güldü ve "Evet!" dedi, " Evet aşık oldum!.
"Kime ?" sorduk.
Ağzını doldura doldura ve gayet kendinden emin bir sesle "Kendime!" dedi.
Ne kadar haklıydı. Yaşadığımız kişisel ve toplumsal tüm problemler kendimizi görmeyi ve hissetmeyi unutturuyor. Bir çarka kaptırıp gidiyoruz. Kendimizden tat almayı unutuyoruz. Oysa bunun için ne çok sebebimiz var. Mutlaka her şeyin dört dörtlük olması gerekmiyor.
Sağlıklı mıyız?
Elimiz iş tutuyor mu?
Fikir üretebiliyor ve uygulayabiliyor muyuz?
Dostlarımız var mı doya doya sohbet edecek?
Can dostlarımız ve ailemiz var mı hayatı paylaşacağımız? Kaybettiğimiz yakınlarımızın yerine oturtmaya çalıştığımız, doğuştan değil, sonradan kendi seçtiğimiz akrabalarımız var mı?
Renklerimiz yok mu üzerimizde taşıyarak güzelleşebileceğimiz, hayallerimizi süsleyebileceğimiz?
Çiçekleri yok mu bize ait olmasa da doğa da olan ve kopartmadan koklayabileceğimiz?
Varsın zorluklar olagelsin. Sınavdır belki de, gelir geçer. Geçmese de alıştırır, bizim zorluklarımız olur.Yeter ki kendimizle barışık olalım. Yeter ki aynalara her ne olursa olsun gülümseyebilelim. Varsın derinlere inemeyen sığ insanlar bize deli desin.
Çok akıllı olup bunalmaktansa, deli olup hayatı şakayla karışık yaşayarak yol alalım. İyilikler kadar sıkıntılar, zorluklar, kayıplar da insanlar için. Tünelin en karanlık noktası aydınlığa en yakın olan anıdır. Yeter ki zor zamanları kendimize ve çevremize küsmeden geçirelim. Olabildiğince mutlu ve pozitif olalım.
Negatif olmak çevreye çok çabuk bulaşıyor. Söz konusu arkadaşım etraftan gelen negatif enerjiye iki hafta dayanabildi. Dün odama gelip "Bana enerji ver, kendimi düşük hissediyorum." dedi.
Buyrun bakalım.Kendine aşkı mı bitti? Hayır, sadece pozitifi bize o kadar çok verdi ki, kendi enerjisini düşürdü. Oysa bizler almayı bilseydik, ondan yayılan bizden yayılanla birleşecek ve daha büyüyecekti. Yani paylaştıkça çoğalacaktı.
Öyleyse etrafımıza hemen gülümseyelim. Belki de ilk başta sahte gibi olacak ama sonra içten geldiğini göreceğiz. Kendimize aşkımızı hiç kaybetmeyelim ve bu aşk oldukça herşeyin üstesinden geleceğimizi unutmayalım. Kendimizi şımartmayı ihmal etmeyelim. Küçücük şeylerle bile olsa: Bir kahve, bir kadeh şarap, bir kurabiye, bir film, bir kıyafet, bir kitap, bir dost paylaşımı, bir kucaklaşma, ne şekilde olursa olsun kendimizi ödüllendirmektir.
Steve Goodier şöyle söylüyor: "Başarıların ne olursa olsun, en büyük başarın mümkün olabildiğince kendin olmaktır. Dünyayla uyum içinde olabilmek için kendin ol. Bu meydan okuyan bir iştir. Ve bunu senin kadar kimse yapamaz...
DOKUZ DÜŞÜNCE AŞAMASI
Eğitimli insanların dokuz düşüncesi vardır:
1. Baktıklarında berrak görmeyi düşünürler,
2. Dinlediklerinde, iyi duymayı düşünürler,
3. Görünüşleri bakımından sıcak olmayı düşünürler,
4. Davranışlarında saygılı olmayı düşünürler,
5. Konuşmalarında doğru olmayı düşünürler,
6. İşlerinde ciddi olmayı düşünürler,
7. Kuşkuya düştüklerinde soruları nasıl soracaklarını düşünürler,
8. Öfkelendiklerinde sorunları düşünürler,
9. Kazancı gördüklerinde adaleti düşünürler...
Konfüçyüs
EĞER...?
Eğer, herkes kendini kaybedip seni suçladığı zaman, sen soğukkanlılığını koruyabilirsen;
Eğer, herkes senden kuşkulandığında sen kendine güvenip tüm şüpheleri hoşgörüyle karşılayabilirsen;
Eğer, sabırla bekleyebilir ve beklemekten yorulmazsan ya da iftiraya uğradığında yalana yalanla karşılık vermezsen ve kin tutana kin duymazsan;
Eğer, düşlere kapılmadan düş kurabilir; düşünebildiğin halde düşüncelerin kölesi olmazsan ve aynı zamanda ne çok uysal olup ne de çok akıllıca bir tavırla konuşmazsan;
Eğer, ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir, ikisini de karşılayıp yüzleşebilirsen; ömür verdiğin şeylerin yıkılışını seyredebilir ve yılmadan onu yine kurmaya çalışırsan;
Eğer, iş işten geçtikten sonra da yüreğini ve bedenini bütün direncinle seferber edip herkesin vazgeçtiği noktada sen amacına yönelebilirsen;
Eğer, herkesle birlikte olur da, erdemli kalabilirsen ya da krallarla dolaştığın bir durumda, gururlanıp benliğini ve dostlarını unutmazsan;
Eğer, ne sevgili dostların ne de düşmanların seni incitmezse ve kimseyi hem küçümsemez, hem de kimseye bağımlı olmamayı başarabilirsen;
Eğer, her günün her saatini, her dakikanın her saniyesini iç rahatlığıyla yaşayabilirsen, bütün dünya senin olur yavrum ve o zaman artık "ADAM" olduğunu düşünebilirsin.
Rudyard Kipling (1865-1937)
HAYAT NEDİR VE NE DEĞİLDİR?
Hayat skor tabelası tutmak değildir.
Kaç arkadaşınız olduğu ya da kaçının sizi arkadaş kabul ettiği değildir.
Bu hafta sonu için planlarınızın olması değildir.
Hafta sonunda yalnız olmanız da değildir.
Şu sıralar sevgiliniz olması değildir.
Geçmişte sevgiliniz olması ya da hayatınıza kaç sevgili girdiği de değildir.
Bugüne kadar hiç sevgilinizin olmaması da değildir.
Sizi kimin öptüğü değildir.
Aileniz ya da onların serveti değildir.
Hangi okula gittiğiniz değildir.
Ne kadar güzel ya da ne kadar çirkin olduğunuz değildir, giydikleriniz, ayakkabılarınız değildir.
Ne çesit müzik dinlediğiniz değildir.
Okul notlarınız değildir.
Ne kadar akıllı olduğunuz değildir.
Herkesin size verdiği akıl notu hiç değildir.
Hayat standart testlerle tanımlanan kişiliğiniz de değildir.
Hayat bir kağıda dökülmüş hayat hikâyeniz ve bu hayat hikâyesini kimin kabul ettiği de değildir.
Ama hayat;
Kimi sevdiğiniz, kimi incittiğinizdir. Kimi mutlu, kimi mutsuz ettiğinizdir.
Sizin olanları koruyabilme ya da mahvedebilmenizdir. Dostluklarınızdır.
Neyi söylediğiniz ve neyi kastettiğinizdir.
Hangi önemli hüküm ve kararları verdiğiniz ve de niçin verdiğinizdir.
İçinizde sevgiyi taşımak, büyütmek ve dağıtmaktır.
Ama en önemlisi, yalnız başına asla gerçekleştiremeyeceğiniz bir şeyi yapmak, hayatınızı, başka insanların kalbine dokundurabilmektir.
Başkalarının kalplerini etkileyecek yolu ancak siz seçersiniz.Hayat bu seçimlerdir zaten. Hayat silgi kullanmadan resim çizme sanatıdır. Unutmayın; Hayata kendimizden ne katarsak, hayattan da onu alırız.
HAYATIN EN GÜZEL YANLARI:
=======================
-iLK ASK. ASIK OLMAK.
-iLK ÖPÜSME.
-YÜZ KASLARINIZ AGRIYANA DEK GÜLMEK.
-SICAK BiR DUS.
-ÖZEL BiR BAKIS.
-MAiL ALMAK.
-MANZARALI BiR YOLDA ARABA KULLANMAK.
-RADYODA EN SEVDiGiNiZ KiSiNiN SARKISININ ÇALMASI..
-YATAGINIZA UZANIP YAĞMURUN SESiNi DiNLEMEK.
-KURUTMA MAKiNESiNDEN YENi ÇIKMIS SICAK BiR HAVLU..
-SATIN ALMAK iSTEDiĞiNiZ KAZAGIN %50 iNDiRiME GiRDiGiNi GÖRMEK.
-UZAKTAKi BiR ARKADAŞINIZLA TELEFONDA KONUSMAK.
-KÖPÜK BANYOSU.
-KIKIR KIKIR GÜLMEK.
-GÜZEL BiR SOHBET.
-KUMSAL.
-GECEN KIS GiYDiGiNiZ MONTUN CEBiNDEN ON MiLYON ÇIKMASI.
-KENDiNiZE GÜLMEK.
-GECE YARISI SAATLERCE TELEFONDA KONUSMAK.
-SU FISKiYELERiNiN ARASINDA KOSMAK.
-DURUP DURURKEN GÜLMEK.
-YANINIZDA SiZE GÜZEL OLDUĞUNUZU SÖYLEYEN BiRiNiN OLMASI.
-HAKKINIZDA GÜZEL SÖZLER SÖYLENDiGiNE KULAK MiSAFiRi OLMAK.
-UYANIP DAHA UYUYACAK BiRKAÇ SAATiNiZ OLDUĞUNU FARKETMEK.
-YENi ARKADASLAR EDiNMEK.
-ESKi ARKADASLARINIZLA ZAMAN GEÇiRMEK.
-YAVRU BiR KÖPEKLE OYNAMAK.
-ODA ARKADAŞINIZLA GECE YARISI SOHBETLERi.
-GÜZEL DÜSLER.
-ARKADASLARINIZLA ARABA YOLCULUGU YAPMAK.
-SEVGiLiNiZLE YORGANA SARILIP iYi BiR FiLM SEYRETMEK.
-ÇOK GÜZEL BiR KONSERE GiTMEK.
-ÇEKiCi BiR YABANCIYLA BAKIŞMAK.
-ÇiKOLATALI KURABiYE YAPMAK.
-SEVDiGiN iNSANA SIKICA SARILMAK.
-iSTEDiĞi ARMAĞANI AÇAN KiSiNiN YÜZÜNDEKi iFADEYi GÖRMEK.
-GÜNESiN DOGUSUNU SEYRETMEK...
----------------------------------------------------------
.. VE BIR SÖZ: -"ALDIĞIN HER NEFESi FIRSAT BiL, OT DEGiLSiN YENiDEN BiTMEZSiN."
HUZURLU YAŞAYABİLMEK İÇİN ÖNERİLER
Ufak şeyleri dert etmeyin.Kusursuz olamayacağınızı kabullenin.
Rahat ve ılımlı insanların çok başarılı olamayacakları düşüncesini bir yana bırakın.
Olumlu ve olumsuz düşünce kartopunun çığ gibi büyüme etkisini göz önüne alın.
Sevgi kapasitenizi geliştirin.
Unutmayın: Öldüğünüz zaman yapılacak işler listeniz hâlâ dolu olacaktır.
Kimsenin sözünü kesmeyin, cümlesini siz bitirmeyin.
Birisine bir iyilik yapın ve kimseye bundan bahsetmeyin.
Bırakın ilgiyi başkaları toplasın.
İçinde bulunduğunuz ânı yaşamayı öğrenin.
Sizden başka herkesin bilgili olduğunu düşünün.
Sabır geliştirme egzersizleri yapın.
Sevgi elini önce siz uzatın.
Kendinize sorun: Bir yıl sonra bunun bir önemi olacak mı?
Gerçeği kabul edin: Hayat âdil değildir.
Arada sırada canınızın sıkılması yararlıdır: Bırakın canınız sıkılsın.
Strese dayanma gücünüzü azaltın.
Haftada bir kez yürekten gelen bir mektup yazın.
Şunu sıkça tekrar edin: Hayat ‘acil bir durum’ değildir.
Her gün bir dakikanızı, minnettar olduğunuz birini düşünmek için harcayın.
Her gün kendinize biraz sessiz zaman ayırın.
Tanımadığınız insanların gözlerine bakın ve gülümseyerek merhaba deyin.
Yaşamınızdaki insanları minik çocuklar ve yüz yaşında ihtiyarlar olarak düşünün.
Önce karşınızdaki kişiyi anlamayı hedefleyin.
Daha iyi bir dinleyici olun.
Eleştirme isteğinizi bastırın.
Unutmayın: İnsanı edindiği huylar oluşturur.
Bilmemenin verdiği rahatlığı duyun.
İpin ucunu biraz bırakın.
Bir bitki yetiştirin.
Yoga (ya da jimnastiğe) başlayın.
Erken kalkmaya alışın.
En inatla savunduğunuz beş iddianızı sıralayın ve bu konularda yumuşamaya çalışın.
Konuşmadan önce derin bir soluk alın.
Suçluluğu değil masumiyeti görmeye çalışın.
Kendi görüşlerinizden tamamen farklı makale ve kitaplar okuyun ve bir şeyler öğrenmeye çalışın.
Zihninizi sessizleştirin.
Birisi size topu atarsa, bunu tutmak zorunda değilsiniz.
Öfkeniz kabarmaya başladığı zaman ona kadar sayın.
Bugününüzü son gününüzmüş gibi yaşayın. Öyle olabilir.
İç dünyanız için zaman ayırın.
Olağan şeylerdeki olağanüstülüğü arayın.
Hayatı olduğu gibi kabul edin.
Yüreğinizin sezgisine güvenin.
Bırakın çoğu zaman başkaları haklı olsun.
Kendi cenazenize katıldığınızı farz edin.
Önce karşınızdaki kişiyi anlamayı hedefleyin.
Ruh durumunuzu dikkate alın: Moralinizin bozuk olduğu zamanlar sizi yanıltmasın.
Hayat bir sınavdır. Altı üstü bir sınav.
Herkesin onayını alamayacağınızı unutmayın. Övgü ve yergi aynı şeydir.
Rasgele iyilikler yapın.
Bir davranışın ardındakini görmeye çalışın.
Gönlü bol olmayı haklı olmaya yeğleyin.
Bugün üç kişiye onları ne çok sevdiğinizi söyleyin.
Herkesin farklı olabileceği gerçeğini anlayın ve saygı gösterin.
Kendinize bir kamusal yardım konusu seçin.
Sınırlarınızı öne sürmeyin, yoksa sınırlı olursunuz.
Gördüğünüz her şeyde tanrının parmak izi vardır.
Başkalarının fikirlerinde biraz olsun doğruluk payı arayın.
Bardağın (ve başka her şeyin de) kırılmış olduğunu varsayın: Her şeyin bir başlangıcı ve bir sonu vardır.
Bu ifadeyi iyi anlayın: Nereye giderseniz siz oradasınız.
Kendinizi iyi hissettiğiniz zaman şükredin, kötü hissettiğiniz zaman ılımlı olun.
Postayla evlat edinin. Bir vakıf yoluyla bir çocuğa yardım edin
Aynı anda birkaç şey yapmaya kalkmayın.
Fırtınanın Gözünde (karmaşanın ortasındaki sükûnet noktasında) bulunmaya çalışın.
Sahip olmak istediğiniz şeyleri değil, elde etmiş olduklarınızı düşünün.
Dostlarınızdan ve ailenizden bir şeyler öğrenmeye açık olun.
Bulunduğunuz konumdan mutlu olmaya bakın.
Hizmet vermeyi yaşamınızın değişmez bir parçası haline getirin.
Başkalarını suçlamayı bırakın.
Yardım etmeye çalışırken önceliğinizi küçük şeylere verin.
Unutmayın: Bundan yüz yıl sonra dünyada bambaşka insanlar olacak.
Sorunlarınıza olan bakışınızı değiştirin.
Bir tartışmaya girecek olursanız, kendi görüşünüzü savunmadan önce karşı tarafın savını anlamaya çalışın.
"Anlamlı başarı"nın tanımını bir kez daha yapın.
Duygularınıza kulak verin; size bir şey söylemeye çalışıyorlar.
Yaşamınızı sevgiyle doldurun.
Kendi düşüncelerinizin gücünü bilin.
"Daha fazlası daha iyidir" diye düşünmekten vazgecin
|